İhtiyar, pencerede yoktu. Perdenin arkasına saklandığını düşündüm. Yarı açık camı yavaşça
ittim. Yoktu. Duvardaki resmini gördüm önce. Küflü çerçeveden sızan nem, resmi sarartıp
geriye buruşuk bir yüz bırakmıştı. Saçı, yüzü, hatta gözleri net değildi. Odadaki her şey gibi
resim de eskimişti. Tavandan sallanan karanlık ampul kendini aydınlatabiliyordu sadece.
Eşyaları ve bizi nasıl öldüreceğini seçmişti ihtiyar. Her şeyin üstünde bir hâkimiyeti vardı ve
gülümseyerek çürüt ...