“Saman sarısı kâğıtlara sarılı simitleri açtı. Dumanı üstünde çayı geldi. Akşama doğru gevreyip, bayatlamış simidini yerken annesi geldi aklına. Sabahları simitçi geçerken muhakkak Yusufhan için simit alırdı. Çay çoktan hazır olurdu. Çıtır çıtır, susamlarının kokusu hâlâ üzerinde, o güzel kasaba simitlerini, taze peynirle yerlerdi. Nasıl güzel olurdu. Bunları düşünürken gözleri nemlendi. Sıcakla beraber, tüm vücudunun gevşediğini, bir uyuşukluğun her tarafını sardığını hissetti. Sıcaktan yanakla ...