Yolun bittiği yerde başladı hikâye. Buraya çok az kişi geldi, çok az kişi gitti buradan. Buraya gelen başka yere gitmek için geldiği yerden geri dönmek zorunda kaldı. Devlet, sevmediği memurlarını buraya sürdü. Kızdığına “seni oraya sürerim” diye tehdit etti. Oysa orası ne Dostoyevski’nin gittiği Sibirya ne Ovidius’un cehennemi olarak gördüğü kara bir denizin kıyılardı. Dağlar arasında gizlenmiş, içinden coşkun ırmaklar akan şahane bir şehirdi. Orada yaşayanlar için “dünyanın en güzel yeri”ydi. ...