Bir tren düşlemişti hep; elinde bavulu ile koştuğu, ama bir türlü binemediği, tekerleklerinin tıkırtısının gittikçe zayıfladığı bir tren. Ne zaman sapsarı bir yüzle, soluk soluğa o istasyona ulaşsa, çelik ışıltılarla uzayan demiryolunu gösteriyorlardı: Tren çoktan gitti.
Öyküleriyle tanıdığımız Cemil Kavukçu, ilk romanı Dönüş ten altı yıl sonra ikinci romanı Suda Bulanık Oyunlar la çıkıyor okurun karşısına. Kavukçu, bu romanında üniversite öürencisi taşralı bir gencin büyük kent yalnı ...