Konuştuğumuz dil benden evvel onun dili. ‘Ev', ‘İsa', ‘bira', ‘usta' sözcükleri onun ağzında ve benim ağzımda nasıl da başka! Ben bu sözcükleri bir ruh huzursuzluğuna kapılmadan ne konuşabilirim ne de yazabilirim. Onun böylesine tanıdık ve böylesine yabancı dili benim için daima sonradan edinilmiş bir söyleyiş olarak kalacak. Sesim koyda tutuyor onları. Ruhum, onun dilinin gölgesinde kendisini yiyip bitiriyor.
Ruhu, Joyce'un hem en kıymetli varlığı hem de edebiyatının sonsuz konusudur ...