“Unutmak geliyor, uyku gibi geliyor, durduramıyorum.”
Ömrünü geriye doğru adımlayan, çaresizce kendi hayatının içine sızan bir adamın hikâyesi bu. Dün ayağına takılan taşları yıldızlara uzanır gibi toplarken bugünün içinde kaybolanın, kendini aynalarda değil takvimlerde arayanın, rüyalarında bile eğreti kalanın, unuttukça geç kalıp hatırladıkça aksayanın hikâyesi Kırk Kabuklu Çekirdek. Peki, ya zaman ayağına takılır da düşersen?
Her şey yolunda zannederke ...