Tıka basa doygun katmanların altında ezilen bir mega şehirde, sıradan olması beklenen bir gün, gecenin karanlığını devralıyor ve mesaiye güneşsiz başlıyor. Bir kasvet dolanıyor sabahın ıssız caddelerini.
Hava yapışkan, tıpkı dar bir sokakta yatan taze cesedin başından akan kan kadar...
Sonra karaya çalan mor renkteki öfkeli gökler patlıyor, lağımlar fora, sel suları şehrin damarlarında, binalar harabe, insanlar safra, şehir kusuyor...
Havada asılı bir ses, seyrin ...