Uçuyordum. Kanatlarım parıl parıl parlıyordu güneşte. Çamura bulanmış ayaklarıma aldırmadan tahta kapıdan çıkıp sokaklara koşuyordum. Gülnihal hayranlıkla bakıyor-du bana. Kim bilir belki de geçen bir kuş sanıyordu. Mustiş, eliyle beni işaret ediyordu.
“Şuna bakın!”
Onlar bana baktıkça ben daha da hızlanıyordum, kolumdaki yarayı unuttum çoktan.
“Çocukların yarası çabuk kabuk bağlar.”
Yarası dışarıdaysa elbette öyle olur, ya içerideyse, diyemiyordum. Bir anda güneş dağ-la ...