Sessiz bir dünyada, bir boşlukta, iki kişiydiler sanki... Hemen hemen hareketsiz bir kayığın baş üstünde dikilen bir adam…. Ve daha kıyıdan ilerleyen, gitgide yaklaşan, gelen, hatta elli-altmış metre alt taraftan geçerek, en öndeki teknenin ardı sıra Paflimi Burnu’nun yarığına girmeye hazırlanan kayığın kıç üstünde, bembeyaz gelinliğine bürünmüş oturan, telli duvaklı, yüzü örtülü -belki de bundan ötürü etrafı, Nizam’ını bile fark edemeyen- bir Melek.
Gelin Taşı, denizci kimliği bir ta ...