"Matrakçı Nasuh'un bir minyatüründe üçgene çalıyor Galata. Üçgen bir tepeye. Dik, engebeli, girintili çıkıntılı. Sanki İstanbul'a özeniyordur, onun gibi körfezler, burunlar, koylar çıkıp, tepeler, vadiler inecektir. Hem bunun için de bir buruna benzemek istemeyecek midir? Hızla uzun, dik yollar geçip, açık kapalı açılar düşürüp, hendekler, surlar kazıp, sonra da birden düşecektir: İncecik gölgeler bırakıp arkasında:
GALATA
diye yazmak için adını. Kendi dilinde."
"Şiirimizi ...