Hayatının sonlarına doğru, Foucault sorunsallaşmadan söz etmeyi seviyordu ve bununla da ne önceden var olan bir nesnenin yeniden sunulmasını, ne de var olmayan bir nesnenin söylem aracılığıyla yaradılışını kastediyordu; fakat herhangi bir şeyi doğru ya da yanlış oyununun içine iten ve onu (ister ahlaki düşünce, ister bilimsel bilgi, ister politik çözümleme vb. biçimi altında olsun) düşüncenin nesnesi olarak kuran, söylemsel olan ya da söylemsel-olmayan pratiklerin birliğini kastediyordu.
...