Pantolon cebinde duran tabancayı çıkardı ve inceledi. Bugün doğum günüydü. Annesi ve babası yirmi bir yıl önce belki de burada durmuştu. Annesinin sesini ve kibrit kutusunun içindeki altınların şakırtısını duydu. Parmaklığa tırmanırken babası arkasından sesleniyordu. Tabanca suya düştü ve battı, tıpkı annesinin şans paraları gibi ışıldayarak. Gözünü aşağıya dikti, hiçbir şey göremedi. Bir el ona uzandı, ama o düşmüştü. Su sıcaktı, uğultulu bir sessizlikle Wilburu içine almıştı.
Gözünü New ...