Erken gelmiş bir bahar sabahı ışıklar, mavi gök, nereden çıktığı belli olmayan, fakat bir ağaç boyundan daha yukarı yükselemeyen gümüşî tüller ve bunun mahremiyetinde gizlenmiş toprak, damarlarda ilk gençlik enerjisi halini alır. Ve bu tabiat karşısında insan ölümü unutarak gerinir: Büyük bir nikbinlik içinde toprağın hazlarını, var olmanın ve yaşamanın saadetini duyar.
Ben böyle nadir gelen fırsatları kaçırmam. O gün kırlar benimdir. Orada boğa kılığına girmiş bir “Jüpiter” gibi kuvv ...