Julian Barnes, son romanı Elizabeth Finch’de, demirbaş izleklerinden biri olan aşk/gerçek (hakikat) ilişkisini bir kez daha gündeme getirerek bizleri zorlu bir ahlaki sorgulamaya davet ediyor: aşk salt “mutluluk”la ilintili bir duygu mudur, yoksa daha çok “gerçek”le, “hakikat”le mi girift bağlar içindedir? Kendimize çıkış noktası olarak “yapaylığı” almak yoluyla hayata karşı daha gelenek dışı ve bir o kadar da “sahici” bir bakış açısı geliştirebilir miyiz? Ve sanat, edebiyat bize bu arayışımızda ...