Birdenbire başını çevirip baktı. Sanki görünmez bir el, başını tutmuş, gözlerini ayırmadan, pür
dikkat kendisine bakmakta olan yiğit Artuhi’ye doğru döndürüvermişti. İliklerine kadar,
kalbinin en kuytu köşelerine kadar irkilerek sarsıldı. Vurgun yemişçesine hareketsiz ve nefessiz
kaldı bir süre. İşte ne olduysa o anda oldu... Demir tozları gibi un ufak olan benliği, bir
mıknatıs kutbuna yakalanmış gibi çekilmeye başladı. Direndikçe çekildi; çekildikçe, direndi.
Ve.. ...