Korku dolu bir şeydi dünyada olmak. Dünyayı düşününce minicik bir nokta sayılacak şehirde bile yalnızdı – şehrin uğultusunu bastıracak ikinci bir ses yoktu. Kendini korumak zorundaydı. Aslolan buydu, başka bir şey değil. Kendini korumak zorunda olduğunu idrak edenlerin tutturduğu bir düzeni vardı dünyanın. Ona uyacaktı, uymalıydı. Bilinçsizce de olsa, yaptığı bu olmuştu o geceye dek, bundan sonra daha bilerek atacaktı adımlarını, atmalıydı. Behçet Çelik, Dünyanın Uğultusu'nda, bir taşra kentinde ...