Tarihçi, bir avukat gibi değil, bir hakim gibi olmalıdır. Olayların, kişilerin veya fikirlerin savunuculuğuna girişirse gayriihtiyari, aleyhteki delilleri atlayabilir. Bu durumda tarihi hakikat meydana çıkmaz. Fakat hakim, bir olayda, lehte ve aleyhte bütün delilleri göz önünde bulundurarak, bütün tanıkları dinleyerek gerçeğin ve hakikatin meydana çıkmasına çalışır. Tarihçinin de işi tam olarak bu olmalıdır. Elinizdeki bu eser, belki de aleyhte bir tanık sayıldığından 1932’den beri hiç basılmamı ...