“Ben fakir-i hakir, çaresiz, dertli ve günahkâr olarak bilinen; Lâmiî diye meşhur, Ali oğlu
Osman oğlu Mahmud’um. Bir gün Mahruse-i Bursa’da bazı vefalı sadık dostlar ve temiz kalpli
kardeşlerle kendi uzlet hanemde oturuyorduk. “Akıllı kimseler konuştuğu zaman
kalpler aydınlanır” sözü anlamınca vakit be vakit himmetler, iyilikler ve
ihsanlar bahşeden zikir hali içinde; vakit be vakit de “Kuşkusuz bilginin
lezzeti, cennetleri ve o cennette yaşayanların hayatı gibidir ...