Yüz sene süren bir edebi çoraklık döneminden sonra, Melville'in lanetli adalarında, şeytansı esir gemilerinde, biçimsiz evlerde,
yıkılan kulelerde, tıkırtı sesi gelen masalarda, ürkünç fabrikalarda, hastalıklı kulübelerde ve kentin boş tuğla duvarlarında belki de
yalnızca kendi kişisel korkularımızı değil, aynı zamanda bizatihi Melville'in de gerçeğini okuyabilecek bir durumdayız artık.
Melville'in anlatılarına duyulan inatçı ilgi, cesaretin kırılması, ters tepki veren enerjisinin ...