"Kar yağıyordu. Başımı sağa çevirip iki dükkan arasından gözüken bordo binaya baktım. Pencerede miydi Hicran? Yoksa o da dipsiz bir kuyuya mı düşmüştü benim gibi.
Araç çalıştı. El salladım. Ragıp bana bakıyordu. Bense karşıya. Az sonra gözden kayboldu Ragıp, kütüphane, öğretmenevi. Sonrasında hapishane, kaymakamlık, ilçenin çıkışındaki çalıştığım okul ve nihayetinde Hizan.
Pencerede Hicran'ı, ocakta Ragıp'ı, dükkân önünde Şakir Dayı'yı, kulübede askeri, hücrelerde mahkûmlar ...