Piyanonun başında oturan Anna’nın çehresinde hâlâ Sibirya’nın soğuğu esiyor. Anna’nın tebessümleri siyah beyaz filmlerdeki kadar renksiz. Hiçbir zaman ağaçların yeşilini, okyanusların mavisini, gurup vaktinin kızılını göremediğimiz filmler gibi. Stalin’in menfur kampları misali soğuk, Sibirya buzları gibi yakıcı, Hitler’in ölüm trenleri kadar sessiz. Anna’nın tebessümü, ölerek Hazar’a gömülenlerin son yolculuğu kadar ecel kokuyordu. Ecel kokusu. Ölmek ve toprağın üzerinde unutulmak… Anna’n ...