“Gidemeyenlerin, gidip de dönenlerin, dönüp de kalanların hikâyesi bu. Bildik, klasik... Suçiçeği gibi derin izler bırakan, kurşun gibi ağır.” Yoksa’nın, hafızanın katmanları arasında gidip gelen karakterleri, çoğu zaman, “uzun, uzak, ücra yerlerde, sahipsizliği, çarpıklığı ve tenhalığıyla iç burkan benzin istasyonları gibi” kendi kaderlerine terk edilmişlerdir. Hayatlarının onları savurduğu, “nemli duvarlarında uzayıp kısalan çığlıkların, direnen ömürlerin, ham hayallerin, ölçüsüz tutkular besl ...